Kırmızı çiçekleri ile her görenin dikkatini çeken Atatürk çiçeği dekorasyon açısından son derece hoş bir çiçektir. Kırmızı çiçek yaprakları ve koyu yeşil dal yaprakları ile birlikte ayrı bir güzellik taşıyan Atatürk çiçeği bakımı açısından da kolay özellikler taşıdığı için yetiştirilmektedir. Aynı zamanda ismini Mustafa Kemal Atatürk’ten aldığı için de ayrı bir değer taşımaktadır.
Atatürk çiçeği olarak bilinen çiçek aynı zamanda Noel yıldızı ya da Poinsettia olarak da bilinmektedir. Anavatanı Meksika ve Orta Amerika olan ve sütleğengiller familyasına mensup olan çiçek türüdür. Genel özellikleri bakımından orta kısmında küme oluşturan küçük sarı çiçeklere sahiptir ve taçyaprağı andıran genelde ise kırmızı renkli yaprak benzeri yapılarla çevrilidir. Görünümü itibariyle oldukça dikkat çekicidir ve bu yüzden süs bitkisi olarak yaygın olarak kullanılmaktadır. Diğer ülkelerde Pointsettia olarak anılmasına rağmen Türkiye’de yaygın bir şekilde Atatürk çiçeği olarak bilinmektedir. Bu şekilde adlandırmasında etkili olan ise Mustafa Kemal Atatürk’ün çiçeğin Türkiye’de yetiştirilmesi için çaba göstermesidir. Yetiştirme esnasında görevli olan çalışanlar tarafından çiçek bu şekilde anılmaya başlanmış ve daha sonra yaygınlaşarak ülke genelinde bu isim ile adlandırılmıştır.
Bunun yanında Hıristiyan dünyasında da yaygın olarak kullanılan bir çiçek olmaktadır. Özellikle yurtdışında Atatürk çiçeği fiyatı açısından da oldukça uygun fiyatlara bulunmaktadır ve Noel zamanında kırmızı renginden ötürü peyzaj ve süs bitkisi olarak kullanılmaktadır. Noel ile özdeşmiş renk olan kırmızıyı çağrıştırmasından ötürü pek çok yapıda süsleme olarak kullanılmaktadır. Aynı zamanda Hıristiyan geleneğine göre çiçekte bulunan yıldız şeklindeki yaprak desenleri İsa peygamberin dünyaya gelişini müjdeleyen Beytellahim Yıldızı’nı sembolize etmekte, kırmızı rengi ise çarmıh olayına bir gönderme yapmaktadır.
Ancak çiçek hakkında anavatanı olan Meksika’da da farklı anlatılar bulunmaktadır. Özellikle Aztekler döneminde Aztek krallarının en çok sevdiği çiçek olarak anılan bu çiçek pek çok törende ve özellikle evlilik törenlerinde kullanılmaktadır. Günümüzde halen Meksika yerlileri arasında bu çiçek evlenme törenlerinde özellikle gelinlerin kullandığı bir çiçek olma özelliği göstermektedir. Kullanan kimseye iyi şans getireceğine ve aynı zamanda kötü enerjiye sebep olacak kötü durumlardan da kurtaracağına dair inanç duyulmaktadır. Bunun yanında Orta Amerika’da pek çok evin bahçesinde süsleme bitkisi olarak kullanılmaktadır.
Çiçeğe asıl ismini yani Pointsettia olarak adını ise 19. Yüzyılda çiçeği Meksika’dan ABD’ye götürmüş olan ve yaygınlaşmasını sağlayan Amerikalı bitki bilimci Jeol Poinsett vermiştir.
Atatürk çiçeği hikayesi çiçeğe isminin niçin Atatürk verildiğinin anlaşılması için yararlı olacaktır. Bazı kaynaklara göre Atatürk’ün en sevdiği çiçek olarak bilinen bu çiçeğin öyküsü Atatürk’ün kişisel olarak bu çiçeği tanıması ve sevmesi, Türkiye’de de yetiştirilmesi için gerekli olan çabaların gösterilmesini sağlamasına dayanıyor. Yurtdışından 1930’lu yıllarda Türkiye’ye getirilen çiçek, çoğaltma işlemleri için çeşitli bitki bilimciler tarafından incelemeye alınmıştır. Bitki bilimciler arasında yerli ve yabancı isimler bulunmaktadır. Atatürk’ün çiçek ile yakından ilgilenmesi ve aynı zamanda çiçekten büyük bir haz olması yüzünden bitki bilimciler bu çiçeğinin adının Atatürk olarak anılmasına karar verirler ve o tarihten bu yana çiçek Atatürk ismi ile anılmaktadır.
Atatürk çiçeği nasıl bakılır sorusu bu güzel çiçeğin yaşamda kalması ve canlı renklerini kaybetmemesi açısından önemlidir. Özellikle Atatürk çiçeği yaprakları sararıp dökülüyor türünden sorunlar bu çiçeğe bakanlar tarafından yaygın olarak görülen sorunlar arasında yer almaktadır. Atatürk çiçeği gerekli toprak, sulama ve sıcaklık değerleri sağladığında oldukça kolay bakılabilen bir çiçek özelliği taşımaktadır. Ancak bakımının sağlanması için mutlaka belirli noktalara dikkat edilmesi gerekmektedir.
Atatürk çiçeği bakımı nasıldır sorusunun yanıtlanmasından önce bitki olarak özelliklerinden bahsetmek çiçeğin yapısının anlaşılması için daha yararlı olacaktır. Atatürk çiçeği ılıman iklimlerde açık hava koşullarda yetişmektedir. Ortalama olarak boyu 5 metreye kadar ulaşabilmektedir ve soğuk iklimlerde de saksıda yetiştirilmek için uygunluk göstermektedir. Ancak saksıda yetiştirilmesi halinde boyları genelde 1 metre civarında olmaktadır. Koyu renkli yeşil yaprakları da saksıda olması halinde büyük, uzun ve sivri olacaktır. Çanak yaprakları ise kırmızı, beyaz ya da pembe olma özellikleri gösterir. Çanak yapraklar genelde çiçek sanılırlar ancak çiçeği esasında bu kırmızı yaprakların ortasında yer alan ve son derece küçük olan sarı tomurcuklardır. Gövde ve yapraklardan da sütümsü özsü salınımı yapabilmektedir ve bu salınım bazı insanlarda çeşitli alerjik reaksiyonlara da neden olabilmektedir.
Atatürk çiçeği bakımı için en önemli noktaların başında sıcaklık değerleri gelmektedir. Çiçeklenme dönemi öncesinde 15 – 20 santigrat derecede, çiçeklenme döneminde ise 13 – 15 santigrat derecede, çiçeklenme sonrasında ise 10 – 12 santigrat derece ihtiyaç duymaktadırlar. Özellikle çiçekli olduğu dönemde sıcaklık 13 santigrat derecenin altına düşmemelidir, aksi halde çiçeklerini kaybedecek ve yapısını bozacaktır. Çiçeklenme döneminde bir diğer önemli nokta da yüksek oranda nem isteğidir. Ortalama nem isteği bu dönemde yüzde 70 – 75 civarında olmaktadır.
Atatürk çiçeği bakımı açısından bir diğer önemli nokta da ışık üzerinde kendisini göstermektedir. Çiçek genel özellikleri ile yazın aydınlık ancak yarı gölgeye sahip olan yerleri sevmektedir. Doğrudan güneş ışığını gün boyunca almaktan rahatsız olur ve böyle durumlarda yapısal özelliklerini tam olarak gösteremez. Özellikle yapraklarının kızarması için Eylül ayından itibaren günlük en az 12 – 14 saat aralığında karanlığa maruz kalması gerekmektedir. Bu dönemde güneş görmesi yapraklarının kızarmasının önüne geçecek ve asıl rengine kavuşmasını engelleyecektir. Saksıda ev içinde bakılanlar için bu durumu sağlamak adına karanlık bir dolaba ya da odaya kapatabilirsiniz. Bunun dışında eğer bahçede bulunuyorsa kesintisiz karanlık oluşması için üzerine kutu kapatabilir ya da kalın bez örtüler ile karanlık olmasını sağlayabilirsiniz. Bu noktaya çok dikkat etmek gerekmektedir. Böylesi bir dönemde oldukça hassas bir yapıya kavuşan bitkiye birkaç dakikalık bir güneş ışığının gelmesi bile yapraklarının kızarmasını engelleyecektir. Bu yüzden anlık dahi olsa karanlık sağlamak için tercih edilmiş olan yöntemlerden vazgeçilmemesi gerekmektedir. Bu karanlık yöntemi ortalama olarak 10 – 12 hafta boyunca uygulanmalıdır. Daha sonra ilk tomurcukların görülmesi ile birlikte bitki bu sefer bol ışık alan bir yerde tutulmalıdır ancak yine doğrudan güneş ışığına maruz bırakılmamalıdır.
Atatürk çiçeği bakımı için bir diğer önemli nokta da saksı harcının oluşturulmasıdır. Atatürk çiçeği toprağı konusunda hassastır ve kendisini iyi hissettirecek toprak değerlerine sahip olmak istemektedir. Bu bakımdan hacim olarak 3 – 4 kısım turba, 3 kısım yaprak gübresi, 2 kısım tınılı toprak ve 3 kısım kum ideal bir saksı harcı oluşturmak için yeterli olacaktır.
Bu ayda yapılacak olan saksı değişimi son derece yararlı olacaktır. Gübreleme ise Haziran ve Ekim ayları arasında haftada bir kez olacak şekilde düşük miktarlarda verilmelidir. Haziran ayından Eylül ayına kadar ise sürgün verme sırasında ılık su ile bol miktarlarda sulanmalıdır ve sıcak havalarda da yapraklarına serinlemesi için su püskürtülmelidir. Çok aşırı sıcaklıklar kendisi için zararlı olduğundan bu noktaya iklim koşullarına göre dikkat gösterilmelidir. Çiçeklenme süresi boyunca ise yani Aralık ve Ocak aylarında ise verilmekte olan su miktarı azaltılmamalı yine aynı şekilde devam etmelidir. Çiçekli olduğu halde iken ise çok su vermek yapraklarının dökülmesine neden olacaktır. Bu yüzden çiçekli olduğu dönemlerde verilen su miktarına dikkat edilmelidir. Ocak ayından Nisan ayının ortasına kadar ise çok az su verilmelidir. Yaşlı bitkilerin çiçeklenmesi sonrasında da Nisan ayından itibaren toprak ile aralarında 10 – 15 cm kalacak şekilde budama işlemi yapılmalıdır.
Bu güzel çiçekten daha fazla elde etmek için Atatürk çiçeği nasıl çoğaltılır sorusu oldukça önemlidir. Atatürk çiçeği esasında tam bir kış bitkisidir ve bu yüzden oldukça dayanıklıdır. Ama ilkbahar ile birlikte yapraklarını dökmeye başlamaktadır. Bu yüzden bitkinin uzun süre yaşaması ve sağlıklı bir şekilde gelişim göstermesi adına budama yapmak oldukça önemlidir. Budama sonrasında yapılacak olan Atatürk çiçeği çoğaltma işlemi için ise bitkiyi köklerinden ayırmak gerekmektedir. Bitkiden ayrılmış olan sağlıklı dallar Mayıs ayında torf açısından zengin olan bir toprağa ekilmelidir. Bu dönemde aynı zamanda düzenli sulama yapılması da önemli olmaktadır. Sürekli nemli halde bırakılmış olan toprakta Atatürk çiçeği çok daha kolay bir şekilde kök salabilmektedir.
Atatürk çiçeğinin yaprakları sararmışsa, bu durumda odanın çok sıcak ancak havanın çok kuru olmasından kaynaklanmaktadır. Bu duruma genelde kenarlarında pasların görülmesi de eşlik etmektedir. Böylesi bir durumda yaprakları nemlendirmek ve çiçeği çok sıcak olmayan, tercihen gölge bir yere taşımak iyileşmesine yardımcı olacaktır. Atatürk çiçeğinin yaprakları düşüyorsa ise bu durumda da sebeplerinin doğru olarak tespit edilmesi gerekir. Bazı durumlarda herhangi bir solgunluk dahi olmadan yaprakları düşebilmektedir. Bu durumda bitkinin donması muhtemel olmaktadır. İkinci bir nedeni ise bitkinin dinlenme ihtiyacıdır. Çok soğukta kaldığında kendini toparlaması için sıcak bir yere alınmalıdır. Aynı şekilde su verme işlemi de bu bakımdan orta derecede, ılık olarak yapılmalıdır. Kısa sürede çiçek kendisini toplayacaktır.
Eğer yaprakları soluyorsa, dökülmüyor ancak renkleri soluk görülüyorsa bu durumda çok fazla neme maruz kalma, yanlış sulama tercih edilmesi söz konusudur. Böylesi durumların üzerinden gelmek için toprağın tamamen kurumasını bekleyin ve bu şekilde sulama yapın. Köklerin çok fazla suya maruz kalmamasını sağlayın ve koyduğunuz su miktarını azaltın.
Yapraklarında beyaz lekeler görünüyorsa bir başka rahatsızlık söz konusudur. Bu durumun nedeni muhtemel sıcaklık ve nemdeki ani değişimler olabilmektedir. Aynı zamanda mineral eksikliği ve ışık eksikliği de olabilmektedir. Bu durumda mineral takviyesi verebilir ya da çiçeğin daha doğrudan ışık alacağı bir bölge seçebilirsiniz.
Yapraklarının kenarlarında sarı ya da kahverengi lekeler gözüküyor veya toprağın üzeri beyaz bir kabuk ile kaplıysa bu durum çiçeğin zarar görmesine neden olacaktır. Bu durumun sebebi ise toprakta biriken aşırı mineral tuzlarından ya da aşırı gübreleme sonucunda oluşabilmektedir. Böylesi bir durumun üstesinden gelmek için de toprağı havalandırmak ve gübreyi ayıklamak yeterli olacaktır.
Yaprakları dar, bükülmüş ve içe ya da dışa doğru kapanmış halde ise bu durum molibden eksikliğinden olmaktadır. Bunun için toprak asidinin ortalama 5,8 – 6,2 ph seviyesine ayarlanması yararlı olacaktır. Toprak asidinin ayarlanması için hazır yardımcı ilave katkılardan kullanabilirsiniz.
Yeni çıkmış yaprakların renklerinde diğer yapraklara göre bir gariplik görünüyorsa bu durumun oluşmasına kesme esnasında kendiliğinden oluşan mutasyon etkili olmaktadır. Esasında bir hastalık olmayıp bitkinin gelişimi aşamasında da herhangi bir zararı bulunmamaktadır. Yaprakların büyümeleri ile birlikte renklerindeki farklılık da ortadan kalkacaktır.
Yapraklar düzensiz renklere sahipse ve bazı yapraklarda yeşil renk tonları kayboluyorsa bu durumda ani ısı değişimleri etkili olmaktadır. Hava dolaşımı gözle görünmediği için bazı durumlarda, örneğin çalıştırılan bir klima ya da açılan pencere ile farklı açılardan soğuk olabilmektedir. Bu hava akımının bütün olarak değil lokal olarak çiçeğe etki etmesi, etki eden bölgelerde renk değişimlerine neden olacaktır. Bu durumda bitkiyi hava değişimlerine maruz kalmayacak bir noktada tutmak yararlı olacaktır. Yapraklarının üzeri mozaik benzeri lekeler ile kaplı olduğunda ise genelde böceklenmeden kaynaklı virüs yayılımı gerçekleşmektedir.
Bu durumda bitki virüs kapmışsa maalesef genel yapısı gün geçtikçe hızla bozulacaktır. Bitkilere bulaşan ve onların işleyişini çok kısa sürelerde bozan zararlı bakteriler ile savaşmak yerine onların oluşmasına neden olacak durumların ortadan kaldırılması çok daha yararlı sonuçlar vermektedir. Şayet bitkiniz virüslere yani zararlı bakterilere maruz kalmışsa bu durumda bitkinizi kurtarmak için parazit söktürücü ilaçları deneyebilirsiniz.
Kök kısmında küçük beyaz köklerin görülmesi ve toprağın dışına çıkması halinde ise mantar hastalığı baş gösterecektir. Mantar hastalığının ilerlemesi sonucunda ise yapraklar uç kısımlarından kahverengiye dönecekler ve müdahale edilmezse çiçeğin tamamı bu durumdan etkilenerek ölecektir. Bu duruma mineral tuzlarının bulunmaması etkili olmaktadır. Bu durumda suyun gerekli sertlik seviyesinde olduğuna dikkat edilerek, daha fazla bitkiye verilmesi gerekmektedir. Ancak bu sık sulamalar miktar olarak çok olmamalı ve az bir şekilde gerçekleştirilmelidir. Bunun yanında çeşitli mantar ilaçlarını da su ile karıştırıp yapraklarına sıkabilirsiniz.
Köklerin çürümesi ve zayıf bir hale gelmesi halinde ise nem arttığında görülen fitoftal mantar sebep olmaktadır. Bu mantar türü de zararlı olup bitkinin ölmesine neden olabilmektedir. Böylesi bir durumda çiçeğin toprağını değiştirmek, daha az sulama yapmak ve iyi bir nem dengesi tutturmak yararlı olacaktır.
Gövdesi üzerinde koyu renkli lekeler görülüyorsa ve köklerinde de yıpranma söz konusu ise rutubet ve toprağın düşük asidinden dolayı yine mantar görülmektedir. Bu durumda vakit geçirmeden ıslak ve nemli topraktan hemen bitki ayrılmalı ve yeni bir toprağa alınmalıdır. Bir süre sulama yapılmamalı ve gövdedeki lekelerin kaybolması beklenmelidir.
Gövde ile kökün kesiştiği yerde ince ve kahverengi çizgiler görülüyorsa, bu durum da yine mantara işaret etmektedir. Mantarı geçirme genel yöntemlerini deneyerek çiçeğinizin bakımını yapabilirsiniz. Şayet köklerde gri renge dönme görülüyor ve genç sürgünler kayboluyorsa bu durumda da yine mantar hastalığı görülmektedir. Aşırı nem ve aşırı soğuk taze sürgünlerin büyümesini engellediği gibi köklerin de gri renge dönüşmesine neden olur. Bunun için çiçeğin ısı dengesinin sağlanması ve mantar ilaçları ile takviye edilmesi yararlı olacaktır.
Yeni çıkan sürgünler kahverengi çıkıp daha sonra siyahlaşıyor ve ölüyor ise bu duruma da mantar neden olmaktadır. Bunun için hasta olan sürgünleri temizlemek ve diğer mantar ilaçlarından kullanarak iyileştirme sağlamak gerekmektedir.
Bu yöntemler ile Atatürk çiçeği hastalıkları için çözümler bulabilirsiniz.